Museums of fine art and their public IELTS kelimeler
Cambridge IELTS hazırlık serisi öğrenilmesi gereken kelimeleri sıralı liste
Cambridge IELTS hazırlık serisi 10. Kitap 2. Bölüm 3. Akademik okuma parçası “Museums of fine art and their public ” içerisindeki kelimeleri IELTS hazırlık aşamasında çalışırken not almıştım. Bunlar herkes için zorunlu ve bilinmesi gereken kelimeler olmayabilir ancak ben hazırlık aşamasında kelime hacmimi geliştirebilmek için okuma sınavına bu şekilde çalıştım. Bu şekilde çalışma, aslında sınavda yüksek not alabilmek için uygulamanız gereken sistemin bir parçası olmaktan çok, kelime bilginizi arttırmak için uzun vadeli bir çalışmanın parçası. Ayrıca buradaki kelimelerin bazıları tüm IELTS sınavı boyunca tekrar ediliyor. Örneğin, readingde ilk okuma rastladığınız kelimeler grubu aynı sınavın listening kısmında da karşınıza çıkabiliyor. Yani en azından benim gözlemim bu şekilde. Yani aslında burada sınav benim için araç, benim amacım kendimi geliştirebilmekti diyorsanız, bu kelime anlamı sizin için çok faydalı olabilir. Bana göre yüksek lisans yapmak isteyen kişiler için, okuma parçalarındaki akademik dil, kendi yazılarını yazarken faydalı olabilir.
Bahsettiğim gibi bu kelimeler serisi ben çalışmalarımı devam ettirirken ortaya çıktı. Tüm kelimeler okuma parçalarındaki sıraya göre çıkmıştır. Bazıları diğer sayfalarda tekrar etmiş olabilir. Ayrıca, bence IELTS reading kısmından 6 .0 ve üzeri puan almak için sınav taktiği dışında bu kelimelerden bilinmesi gerekiyor. İngilizce açıklamaları Cambridge sözlükte de verilen anlamlarıdır. İşte 10. Kitap 2. Bölümde(section) 3. Okuma(reading) kelimeler.
Museums of fine art and their public IELTS bilinmesi gereken akademik kelimeler
Assumption | Sanı, farzetme, varsayım faraziye, tavır | something that you accept as true without question or proof |
Manuscript | Müsvedde, yazma, el yazısı, taslak, el yazması kitap | the original copy of a book or article before it is printed |
Precisely | Açık olarak, tam, belli,tam da, aynen öyle | used to emphasize what you are saying /
used to express complete agreement with someone or suggest that what they have said is obvious |
Facsimiles | Tıpkıbasım | an exact copy, especially of a document |
Assign | Devretmek, atamak, thsis etmek, havale etmek, göreve çağırmak, görev vermek, | to give a particular job or piece of work to someone /
to send someone somewhere to do a job |
Apprentice | Çırak | someone who has agreed to work for a skilled person for a particular period of time and often for low payment, in order to learn that person’s skills |
Incomparably | Benzersiz bir şekilde, kıyaslanamaz şekilde | so good or great that nothing or no one else could achieve the same standard |
Implicit | Dolaylı olarak anlaşılan, kesin, içerik, tam, dahili | suggested but not communicated directly |
Promote | Desteklemek, tanıtmak, teşvik etmeki cesaretendirmek | to encourage people to like, buy, use, do, or support something |
Repositories | Zengin kaynak, muhafaza, sırdaş, dolap, kutu, kap | a place where things are stored and can be found /
a person who has, or a book that contains, a lot of information or detailed knowledge |
Presence | Mevcudiyet, buradalık, hayal, oluş, kişilik, varlık, duruş, varoluş | the fact that someone or something is in a place /
a feeling that someone is still in a place although they are not there or are dead / a group of police or soldiers who are watching or controlling a situation / a quality that makes people notice or admire you, even when you are not speaking: |
Attendants | Maiyet, katılımcılar, katılanlar | someone whose job is to be in a place and help visitors or customers /
someone whose job is to travel or live with an important person and help him or her |
Reinforce | Pekiştirmek, sağlamlaştırmak, takviye etmek, berkitmek, desteklemek | to make something stronger/
If something reinforces an idea or opinion, it provides more proof or support for it and makes it seem true: |
Posse | Takım, heyet, birlik, yakın arkadaş grubu | a group of people who have come together for the same purpose /
(slang) a group of friends |
Monetary | Parasal, parayla ilgili | relating to the money in a country |
Deter | Caydırmak, engellemek, vazgeçmek, gözünü korkutup vazgeçirmek, yıldırmak | to prevent someone from doing something or to make someone less enthusiastic about doing something by making it difficult for that person to do it or by threatening bad results if they do it |
Strike/ Struck | Çalışmayı reddetmek, grev, çarpmai vurma, darbe | to refuse to continue working because of an argument with an employer about working conditions, pay levels, or job losses |
Prescribe | Reçete yazmak, yazmak, şartları belirtme, salık verme | (of a doctor) to say what medical treatment someone should have |
Superficially | Üstünkörü, görünüşte, yüzeysel olarak, yüzeysel | in a small way; slightly |
Consequently | Sonuç olarak, haliyle, o nedenle, bundan dolayı | as a result |
Dedicated | Özel, kendini işe adamış, adanmış, ithaf olunmuş, ayrılmış | believing that something is very important and giving a lot of time and energy to it/
designed to be used for one particular purpose |
Participatory | Katılımcı, iştirak edici | to take part in or become involved in an activity |
Criticism | Tenkit, eleştiri, kusur bulmak, yerme | the act of saying that something or someone is bad |
Abundance | Çokluk, bereket, bolluk, coşkunluk, külliyet, refah, varlık, rahatlık | the situation in which there is more than enough of something |
10. kitap 2. bölüm 2. okuma parçası “Gifted children and learning” kelimelerine buradan ulaşabilirsiniz.
10. kitap 3. bölüm 1. okuma parçası “The context, meaning and scope of tourism” kelimelerine buradan ulaşabilirsiniz.
Yayınladığım tüm IELTS kelime listelerine buradan ulaşabilirsiniz.
İlk yorumu siz yapmak ister misiniz ?