Flying tortoises IELTS kelimeler
Cambridge IELTS hazırlık serisi öğrenilmesi gereken kelimeleri sıralı liste
Cambridge IELTS hazırlık serisi 12. Kitap 3. Bölüm 1. Akademik okuma parçası “Flying tortoises” içerisindeki kelimeleri IELTS hazırlık aşamasında çalışırken not almıştım. Bunlar herkes için zorunlu ve bilinmesi gereken kelimeler olmayabilir ancak ben hazırlık aşamasında kelime hacmimi geliştirebilmek için okuma sınavına bu şekilde çalıştım. Bu şekilde çalışma, aslında sınavda yüksek not alabilmek için uygulamanız gereken sistemin bir parçası olmaktan çok, kelime bilginizi arttırmak için uzun vadeli bir çalışmanın parçası. Ayrıca buradaki kelimelerin bazıları tüm IELTS sınavı boyunca tekrar ediliyor. Örneğin, readingde ilk okuma rastladığınız kelimeler grubu aynı sınavın listening kısmında da karşınıza çıkabiliyor. Yani en azından benim gözlemim bu şekilde. Yani aslında burada sınav benim için araç, benim amacım kendimi geliştirebilmekti diyorsanız, bu kelime anlamı sizin için çok faydalı olabilir. Bana göre yüksek lisans yapmak isteyen kişiler için, okuma parçalarındaki akademik dil, kendi yazılarını yazarken faydalı olabilir.
Bahsettiğim gibi bu kelimeler serisi ben çalışmalarımı devam ettirirken ortaya çıktı. Tüm kelimeler okuma parçalarındaki sıraya göre çıkmıştır. Bazıları diğer sayfalarda tekrar etmiş olabilir. Ayrıca, bence IELTS reading kısmından 6 .0 ve üzeri puan almak için sınav taktiği dışında bu kelimelerden bilinmesi gerekiyor. İngilizce açıklamaları Cambridge sözlükte de verilen anlamlarıdır. İşte 12. Kitap 3. Bölümde(section) 1. Okuma(reading) kelimeler.
Flying tortoises ELTS bilinmesi gereken akademik kelimeler
Airborne | Havada taşınan, nakledilen, halavanmış, uçan, havada süzülen, uçuşan | in the air, or carried by air or wind or by an aircraft |
Endangered | Tehlikeye atılmış, tehlikede, nesli tükenmekte olan | in danger of being harmed, lost, unsuccessful, etc. /
animals or plants that may soon not exist because there are very few now alive |
Spiny | İğneli, çatallı, dikenli, şarşırtıcı | covered with spines (= long, sharp points like needles) |
Cacti | Kaktüsler | Plural cactus |
Uneven | Düz olmayan, eşitsiz, inişli yokuşlu, dengesiz, tırtıklı, istikrarsız, pürüzlü | not level, equal, flat, or continuous /different in quality; often used to avoid saying bad /
not even |
Plain | Ova, süssüz, yalın, düz, sade, sadelik, geniş ve düz yer, düz arazi, yavan, su katılmamış, açık, sade, basit | not decorated in any way; with nothing added/
obvious and clear to understand / complete / (especially of a woman or girl) not beautiful/ a large area of flat land |
Resemble | Benzemek,kan çekmek, andırmak, benzemek | to look like or be like someone or something |
Lunar | Ay ile ilgili olan, aya ait, ay ayı, kemeri | of or relating to the moon |
Respite | Soluk aldırmak, ertelemek, aramak, süre tanımak, | a pause or rest from something difficult or unpleasant /
a useful delay before something unpleasant happens |
Barren | Çorak, kıraç, kısır, verimsiz, meyvesiz | unable to produce plants or fruit/
unable to have children or young animals/ not creating or producing anything new |
Terrain | Arsa, arazi, bölge, yerey, mıntıka, yer arazi,yeryüzü parçası | an area of land, when considering its natural features /
an area of land, esp. when considering its natural features/ |
Settle on | Azmetmek, karar vermek, uzlaşmak, tazammum etmek | to formally give money or property to someone/
to use a legal process to give money or property to someone / |
Subspecies | Tür, alt cins, alttür, varyete | a particular type within a species, the members of which are different in some clear ways from those of other types of the species |
Exceed | Sınırı aşmak, haddini aşmak, ileri gitmek, aşırıya kaçmak, geçmek, fazla olmak | to be greater than a number or amount, or to go past an allowed limit |
Onward | İlerleyen, ileriye doğru giden, ileri seviye, beri, ileride | moving forward to a later time or a more distant (= farther away) place |
Pirate | Korsan, talan etmek, yağmalamak, kosanlık etmek, korsan gemisi | a person who sails in a ship and attacks other ships in order to steal from them /
a person who illegally copies music, films, computer programs, etc., and sells them |
Exploitation | Kötüye kullanmak, sömürü, istismar etmek, kıymetlendirme, sömürgenlik, işletme, sömürme, kullanma, kendi çıkarına kullanma | the use of something in order to get an advantage from it /
the act of using someone unfairly for your own advantage |
Dedicate | Adamak, ithaf etmek, hizmete sunmak,atamak, vakfetmek, tahsis etmek, ayırmak | to give all of your energy, time, etc. /
If you dedicate a book, play, performance, etc. to someone, you publicly say that it is in that person’s honour / When a building, especially a religious building, is dedicated, there is a ceremony at which it is formally opened for use and its particular purpose is stated |
Predator | Yırtıcı hayvan, avcı, predator, diğer insan veya hayvanlarız acımasızca sömüren faydalanan kişi | an animal that hunts, kills, and eats other animals /
someone who follows people in order to harm them or commit a crime against them |
Repatriation | Ülkesine geri gönderme, ülkesine iade etme, geri dönüş, kendi yurdun gönderme | the act of sending or bringing someone, or sometimes money or other property, back to the country that he, she, or it came from |
Treacherous | Hain, tehlikeli, korkulur, arkadan vuran, güvenilmez, dönek, aldatıcı | If the ground or sea is treacherous, it is extremely dangerous, especially because of bad weather conditions /
A person who is treacherous deceives someone who trusts them, or has no loyalty |
Territory | Yöre, arazi, tarla, toprak bölgei ülke, mıntıka, memleket | (an area of) land, or sometimes sea, that is considered as belonging to or connected with a particular country or person/
a large area that has some local government but fewer rights than a province or a state / an area that an animal or person tries to control or thinks belongs to them/ a subject that you know about or have experience in |
Lumber | Ağır hareket etmek, yavaşça yürüyüş yapmak, Kereste, ağaç kesmek, hızar etmek, hızarcı | to move slowly and awkwardly /
wood that has been prepared for building |
12. kitap 2. bölüm 3 okuma parçası “The benefits of being bilingual” kelimelerine buradan ulaşabilirsiniz.
12. kitap 3. bölüm 2. okuma parçası “The intersection of health science and geography” kelimelerine buradan ulaşabilirsiniz.
Yayınladığım tüm IELTS kelime listelerine buradan ulaşabilirsiniz.
İlk yorumu siz yapmak ister misiniz ?